top of page

Modern Mimarlık ve Sürdürülebilirlik Kavramı ile Etkileşimi

  • Yazarın fotoğrafı: darchmim
    darchmim
  • 15 Ara 2023
  • 2 dakikada okunur

Mimarlık ve sürdürülebilirlik kavramı yaşadığımız yüzyılda büyük bir önem kazanmaya başlamıştır. Bu sebeple iki kavramı bir arada kullanmak yaşam kalitemizi ve standartlarımızı arttırmak için çok önem taşımaktadır. İnsanoğlunun varoluşundan bu yana kendini dış etkenlerden korubilmesi için barınma ihtiyacını karşılaması zorunlu bir durumdur. Antik çağda doğa, vahşiliği ve bilinmezliğiyle insanlığı korkutuyordu. Her şeyi kontrol etmek isteyen insan, teknolojiyi bulmuş ve teknolojik gelişmelerden yararlanarak doğayla savaşmış ve onu istediği şekle sokmaya çalışmıştır. Günümüzde çevreye verdiğimiz zarar her kesimden insanı etkileyecek boyutlara ulaştı. İnsanlar kaçınılmaz olarak alışılagelmiş yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda kalıyorlar. Sürdürülebilir topluma geçiş, enerjinin, kaynakların ve malzemelerin israfla kullanıldığı tüketim toplumu kimliğinin ortadan kalkmasıyla ön plana çıkmıştır. Sürdürülebilir kalkınma kavramı üzerinden bilinçli ve eğitimli toplum, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanacak ve doğaya mümkün olduğunca az zarar verecek bir yaşam biçimi oluşturmaya çalışmıştır. Sürdürülebilir yapı uygulamaları bu çabaların mimari yansıması olarak benimsenmiştir. Sürdürülebilir binalarda doğal kaynaklar, kültürel kaynaklar, arazi tasarımı, bina tasarımı, enerji yönetimi, su temini, atık kontrolü ve bina bakımı/kullanımı dikkate alınır ve bu, ekonomik kalkınmayı destekleyen ve yapılı çevrede değişiklikler meydana getiren bir süreç olarak özetlenebilir. . kaynakların, insanların, toplulukların ve ekosistemlerin bütünlüğünü korurken. Bu nedenle tasarım ve yenileme süreçlerinde enerji verimliliği, çevreye minimum zarar, bina sahiplerinin sağlığı ve konforu, fonksiyonel verimlilik gibi konular dikkate alınır. Dünya üzerinde sosyal/kültürel/ekonomik kimliğe ve iklime bağlı olarak değişen pek çok araştırma, gelişme ve uygulama bulunmaktadır. Ayrıca sürdürülebilirlik çoğu geleneksel binanın mimarisine de yansıyor. Günümüzde Amerika, Avrupa ve Japonya'da özellikle ofis ve eğitim binalarında sağlıklı ve enerji verimli binalar tasarlamak giderek önem kazanıyor. Bu çalışmalarda bir ülke ekonomisinin durumu teknolojik destek ve gelişmeyi etkilemektedir. Yeni malzemeler, akıllı cephe ve çatı sistemleri, aktif ve pasif termal konfor sistemleri, doğal/yapay aydınlatma sistemleri, fotovoltaik paneller gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, bina ve enerji yönetim sistemleri bu teknolojik gelişmelere örnektir. Ayrıca yeşil bina süreçlerine ilişkin birçok yasa ve yönetmelik, hükümetler ve çeşitli sektörlerin iş birliğiyle çıkarılıp güncellenmektedir. Amerika'da (örneğin Kaliforniya, Minnesota, Teksas vb.) ve Avrupa'da (örneğin İngiltere, Hollanda, Fransa, Almanya vb.) yasal düzenlemeler yaptırımlar kullanılarak uygulanmaktadır. Ancak sürdürülebilirlik hareketi Avrupa'da Amerika Birleşik Devletleri'nden daha aktif. Bunun temel nedenleri arasında hükümetlerin ve Avrupa Birliği'nin konuya verdiği önem ve ABD'nin küresel enerji kaynakları üzerindeki hakimiyeti yatmaktadır. Avrupa'daki örneklerin çoğu İngiltere ve Hollanda'da yoğunlaşmıştır. Ayrıca sürdürülebilir inşaat yöntemleri Danimarka, Almanya, İsveç ve Norveç gibi ülkelerde inşaat sektöründe öncelik haline gelmiştir. Türkiye'de sürdürülebilir kalkınma ve yapılaşma bağlamında bilgiye ulaşma ve üretme konusunda zorluklar olduğu bilinmektedir. Yerel düzeyde bilgi eksikliği mevcut olup mevcut araştırma ve toplum merkezlerinden gelen bilgi akışı sınırlıdır. Ayrıca kamuoyunu bilgilendirme, bina tasarımında bilgi üretme, durumları analiz etme ve sorunları çözmede sürdürülebilir kalkınma ilkeleri, kamuoyunun öncülüğünde bir bütün olarak uygulanamaz. Araştırmalar TÜBİTAK, Çevre Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, REC Türkiye, bazı özel sektör ve üniversiteler tarafından yürütülüyor. Ama sonuçta Türkiye'de mimarlara yol gösterecek yeterli kurumsal kurallar yok.




Comentarios


bottom of page